Hyde Park’ın güney yakasında Victoria İstasyonu’na uzak olmayan bir yerde meşhur Harrods Mağazaları. Sahibi Mısırlı… Londra’nın en ünlü alışveriş merkezi. 4.000 çalışanı var. Yiyecek reyonu meşhur. Alışveriş merkezinin içi eski Mısır tanrılarının heykelleriyle donatılmış. Mağazadaki satıcıların tamamı kafalarında ibikli beyaz-kırmızı şapkalar taşıyorlar.
Ben şehir yürüyüşlerinden sonra park gezilerimiz başladığı vakit bir oh çektim ve “benim yerim şehir merkezleri değil böylesi güzel parklar” dedim…
Bu büyük parkların hepsi şehrin batı tarafında… Doğu tarafta kalan parklar daha küçücek parklar. Şehrin doğusuna daha çok Thames (Teyms) nehri ağırlığını koymuş.
Edgware Road’un şehir merkezi çıkışından itibaren Arap ticareti hakim olmuş… kasap, manav, sigorta… her tür işi yapan mağazalar… Arapça tabelalar…
Şehrin Güney Batı tarafında Nehrin her iki tarafına da yayılan Chelsea (Çelsi) Mahallesi… Kuzey ve Güney Chelsea’yi birbirine bağlayan Köprü güneyden gelen trenleri Victoria Garı’na götüren trenyolu köprüsünün hemen bitişiğinde
Hükümet Merkezi ve Big Ben
Victoria İstasyonu’ndan çıkıp Victoria Street’e girince yol sizi Hükümet Meydanı’na kadar götürüyor.
Green Park içinde Buckingham Palace. Monarşinin Londra’daki temsil yeri. Askerler. Bu sarayda ilk oturan 1837’de tahta çıkan Kraliçe Victoria olmuş.
Thames’e doğru ilerleyince Parlamento Binası’na ulaşılır:
-Avam Kamarası (seçimle gelen siyasi parti milletvekilleri),
-Lordlar Kamarası (kanun lordları, psikoposlar ve başpiskoposlar).
Kanunlar bu iki mecliste görüşüldükten sonra Kral tarafından onaylanarak yürürlüğe giriyor. İki parlamentolu system 16. yy’den beri çalışıyor.
Yakınlarında Başbakanlık binası… Dışişleri Bakanlığı… yakınlarda Winston Churchill’in İkinci Dünya Savaşı’nda Londra Alman bombardımanı altındayken toplanıp savaşı yönettiği ofisler. Şimdi müze olmuş.
Thames’e doğru devam ediyoruz: Westminster Bridge ve Westminster Tower… Burada ülkenin zamanını bildiren ve kusursuz işleyen bir saat.
.jpg)
Nehre paralel olarak doğuya doğru yürümeye devam ediyoruz. Waterloo Bridge’i geçtikten sonra Royal Courts of Justice (Adalet Sarayı). Nurben kapısı önünde fotoğraf çektiriyor ve “bir gün burada avukatlık yapmak kısmet olur inşallah” diye dua ediyor.
Temple: Adalet Sarayı’nın hemen yakınında. Tapınak Şövalyeleri’nin karargahı. İngiltere’den Haçlı Seferleri’ne katılanların örgütlendiği yer. 1118 yılında güya Filistin’e hacı olmaya gidenleri korumak amacıyla kurulmuş bir tarikat Tapınak Şövalyeleri. Zenginleşmişler. Güçlenmişler. Kral bunları, kendine rakip olacak bir güce ulaşacaklarından korkarak kapatmış (1312). Kapatma gerekçesi olarak da, bunların ahlaksız ve sapkın olduklarını ileri sürmüş.
City
Doğuya doğru yürümeye devam ediyoruz. Şimdi City’deyiz. Finans Merkezi. Sadece İngiltere’nin değil tüm dünyanın finans merkezi.
Bank of England’ın heybetli binası.
London Bridge’in çok yakınlarındayız.
T. İş Bankası Londra Şubesi’ni bulmamız lazım mazot takviyesi yapmak üzere. Çünkü mazotumuz tükenmek üzere!
Epey bir arayıştan sonra İş Bankası Londra Şubesi’ni buluyoruz: Prince’s Street, 8… London Bridge’in hemen yakınlarında, İngiltere Bankası’nın görkemli binasının bitişiğinde. City diye anılan şehrin ana merkezi burası. Herhalde İş Bankası buranın mülkiyetini satın almıştır… Poundlarımızı alıyoruz.
Tower Bridge, Tower of London
İş Bankasına çok yakın Londra’nın meşhur İspanyol lokantası Hispania’da paella yiyoruz. Bizim kavurmalı pilava benzer bir yemek. Sadece, kavurma yerine deniz ürünleri var içinde.
Yine doğuya doğru gidiyoruz. London Bridge’den sonraki köprü Tower Bridge. Tower Bridge 1894’te yapılmış iki gotik kuleden oluşuyor. Londra’nın sembolü haline gelmiş. Ve Tower of London: Kraliyet düşmanlarının infaz edildiği hapishane… Şimdi müze. İmparatorluk tacı gibi mücevherler burada saklanıyor.
Tower Bridge’den London Bridge’ye geri yürüyoruz. Eski hapishanenin yüksek duvarlarını, dar pencerelerini seyrederek. Orada bindiğimiz bir tekneyle de Big Ben’e (Westminster iskelesine) geri geliyoruz. Londra’yı su üzerinden seyrediyoruz, dinliyoruz.
[1] Wellington (1769-1852): Belçika’da Waterloo savaşında, Napolyon’a karşı zafer kazanan İngiliz General (1815).